internet, yorumlamalarım

Twitter’ı Keşfediyorum – 01

Merhaba arkadaşlar, normalde aklımda haftalık bir twitter serisi yapmak vardı ama o yazıda her gün için sadece 1 etiket hakkında konuşup 7 başlık toplamayı düşünüyorum. Birden fazla konuda konuşmak istediğimde ise bu şekilde gün halinde yazmayı düşünüyorum.

Dürüst olmak gerekirse iki aydan uzun bir süredir bu içerik aklımda ama her seferinde 3. Veya 4. maddeden sonra gündemi kaçırıyorum. Yani günlük takip etme gibi bir alışkanlığım yok. Daha doğrusu günlük not etme alışkanlığım yok.

Twitter’a girdiğimde gündemdekileri inceliyorum, sanatçıların profillerine bakıyorum, arkadaşlarımın tweetlerine bakıyorum, yeni profiller keşfetmeye çalışıyorum. Yani hepimizin yaptığı gibi twitter’ı kullanıyorum. Ama twitter’ı içerik üreticisi olarak kullanmaya hala alışamadım. Umarım yakında buna bir çözüm getirebilirim 😀 Gelelim gündemimize

#sigara

Bugüne dair iki başlıkla ilgili konuşmak istemiştim, daha az önemli olanı ama yine de oldukça önemli olanı sigara konusu. Bildiğiniz veya şimdi öğrendiğiniz gibi sigaralara tekrar zam geldi. Şimdi bir ürüne zam gelmesi zaten can sıkıcı bir şey iken bir de haksız zam gelmesi daha bir can sıkıcı. Çünkü bu meretin hammaddesini biz üretiyoruz.

Bizim yetiştirdiğimiz tütünleri paketleyip bize hak ettiklerinin 9 katı fiyattan satıyorlar. Neden? Hani ülkemizin sorunu üretimdi? Üretemiyoruz diye pahalı değil miydi ürünler? Ürettiklerimize neden yine de pahalı erişiyoruz?

Çocuk kandırdıklarını da sanmıyorlar, baya baya aptal yerine koyuyorlar. “Biz zammı yapalım vergiyi çakalım bir söylenir iki söylenir susarlar zaten.” durumunu bildikleri için arkalarına yaslanıp daha zengin olma yolunda ilerliyorlar.

Yani tütünü onlara satan çiftçi o sigaralardan içmeye kalksa kendi emeğine ağlayacak, ki olmadığını da bilemem hiç bire bir konuşmadım. Yakında olacak bir seride bir tanesiyle konuşmayı da not ediyorum şuan aklıma 😀

#gebermiş

Twitter’ın komik zihniyetli kullanıcılarını izleyip “vay am*” dediğim bir başlık olmuş. Söz konusu başlık sıradan bir trafik kazasında iki koruma polisiyle birlikte hayatını kaybeden Lars Vilks için açıldı.

Lars Vilks, 1946 Helsingborg doğumlu İsveç bir karikatür sanatçısı. Araştırdığım kadarıyla kitapları ve filmleri ile de ilgi çeken biri. 2007 Yılında bir İsveç gazetesinde yayınlanan ve İslamiyet’in Muhammed Peygamberine hakaret içeren karikatürü sonrası gizli bir adreste ikamet etmeye ve korumalarla yaşamaya başlamış.

Müslümanların ondan nefret etme sebebi son ve en büyük peygamberlerini bir dolambaçlı köpek olarak karikatürize etmesiydi. Şimdi bu konuda benim şöyle bir bakış açım var: Bir dine saygı duymak zorunda değiliz fakat saygısızlık yapmak da hakkımız değil. Arkadaş veya aile ortamında yapılabilir buna kimse karışamaz fakat herkese açık bir şekilde toplumları kışkırtacak biçimde olmaz.

Bunu yapan birinin o dinin “muhafazakarları” tarafından saldırıya uğraması veya hedef haline gelmesi çok olasıdır. Sırf şahadet getirmediği için öldürülen onca insanı düşününce İslam dini mensuplarını tümden karşına almak biraz aptallık.

Yani yaptığı hareket bence yanlış değil, sonuçta o bir sanatçı ve sanatını böyle icra etmiş. Karşı çıkanları kadar gülüp hak verenleri de vardır. Dünya tek bir din etrafında dönmüyor. Nasıl ki diğer dinlerin önderi sayılan peygamberlere saygısızlık yapıldığında Müslümanların sesi çıkmıyor ise diğerlerinin de sesi buna çıkmamıştır. Bunun için öldürülmesinin istenmesi de bana yobazca geliyor.

Sonuçta bu inandığın şey koskoca bir sistem. Sen ise koskoca sistem içinde bir böcekten farksızsın. Karşındaki de öyle. Koskoca sistemin yaratıcısı bu böceği engellemiyor ise sen böceğe had kalır mı? Kalmaz 😀

Ve ölmüş gitmiş biri arkasından bu kadar sevinilmesine gerek var mı? Bence yok. Sonuçta 14 yıl önce ortaya bir düşmanlık çıkmış, adam trafik kazasında ölmüş gitmiş. Bunu tanrıyla bağdaştırınca tanrının 14 yıl uyuduğuna da inanmak gerek. Ebu Leheb’in bilmemnesi Ebu bişeyin bilmemkimi diye tweet atmak adamı yüceltmektir. Çünkü o adam kimseyi tanımıyor fakat tweet atan herkes o adamı tanıyor. Ölüsünü yüceltmek için mi nefret ettiniz? 😀

Bugüne dair en tilt olduğum başlık diyebilirim. Okul kapalıyken açılması için yırtınanlar şimdi ise kapanması için yırtınıyor. Bazen bakanlıklara da hak veriyorum ne istediğini bilmeyen bir nesile nasıl yardımcı olabilirsin ki? Bugün başka yarın başka bir şey isteyenlere göre sistem oturtulamaz, bu yüzden de oturmuyor zaten.

Online eğitime dönülmesini isteyen, Amerika bunu destekliyor biz de destekleyelim diyen, riskteyiz ölmek istemiyoruz diyenlerle dolup taştı başlık. 105k tweet gördü öğle saatlerinde fakat şuan baktığımda 95k tweet görüyorum. 10k kişi öldü sanırım?

Online Eğitim dediğimiz şeyi 1.5 yıl aralıksız yaşadık. Kim gerçekten ne öğrendi? Bunu içtenlikle soruyorum. Hayır gerçekten bir şey öğrenebildiğini iddia eden varsa okula gelmek zorunda değil bırakıp youtube üzerinden mühendis, mimar veya doktor olabilir. Kendi çapında yapsın bir şeyler. Ama öğrenmediğini onlar da biliyor.

Madem kimse bir şey öğrenemiyor, istemelerinin gereği ne? Derseniz de birkaç tek kelimelik tanımı var: yatmak, üşenmek, rahatlık, püsürlük. Hangisini seçerseniz size kalmış 😀

Gerçekten hayatından endişe edenler de yok mudur? Elbette vardır. Ama 95k güncel kişinin 1k kişisi ya vardır ya yoktur. Geri kalanların hepsini şuan bir haritadan kırmızıyla işaretlemeye kalksak ya kafelerde ya kahvelerde ya da barlarda geziyorlardır. En kötü 3-5 arkadaşıyla beraberdirler. Yani sağlıklarından endişe edenler şuan birileriyle nefes alışverişinde.

O yüzden kimseyi kandırmaya çalışmaya gerek yok çünkü komik duruma düşüyorsunuz. Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil. Bazıları üniversite okuyabilecek yaşa ve üniversiteye gelmiş fakat kafası biraz daha ortaokul kar tatili zamanında kalmış.

Bu okulların açılacağı haberi duyulduktan sonra neler oldu haberiniz var mı? Ev ve yurt kiraları 2-2,5-3 katına çıktı. Eşyalar? Hepsine zam geldi. Ulaşım? Ateş pahası. Herkes de babadan fabrikatör değil bildiğimiz gibi. Bu eğitim için kimler neleri göze aldı farkında mısınız? Kalacak yer için ailesinin son kuruşunu dökenler, binlerce lira harcayıp başını bir çatı altına sokmak için canla başla sağda solda çalışanlar, evi ayarlayıp içine eşya bulamayanlar, belediyelerin sığınma dairelerinde geçici konaklamaya çalışanlar, kalacak yere parası yetmediği için okulu bırakanlarla doldu memleket.

Neyi kapatmalarını istiyorsun bu saatten sonra? Çocuk oyuncağı mı kardeşim bu? İnsanlar hayatlarını koydu ortaya eğitim için. Veya bırak eğitimi sıkıldığı için koydu hayatını ortaya. Eğlenmek için gezmek için ortam yapmak için koydu. Nedeni kimseyi ilgilendirmez, fedakarlıklar yapıldı. Büyük meblağlar ödendi.

Her şey eline telefonu alıp aile evinden okullar kapatılsın yazmakla bitmiyor. Türkiye’de yaşıyoruz. Paranın insanın sonunu getirebileceği ilk ülkede. Tozpembe çocuk dünyanızdan çıkın artık. Gerçek dünyaya adım atmaya cesaretiniz yoksa da çıkmayın o anne evinden. Burda kimse sizi büyütmekle yükümlü değil.

CHP’li milletvekili Tahsin Tarhan’ın Emine Erdoğan’a ithafen ortaya attığı başlık. Yani aslında başlık ismi olarak Emine Erdoğan’ın mango kurutmasına atıfta bulunsa da içinde tüm Erdoğan ailesini, iktidarı ve hükümeti ilgilendiren sayısız haklı tweeti barındırıyor. Yani başlık sadece başlık. İçerik her telden 😀 İçindekiler en büyük sorunumuz olan ekonomiyle ilgili.

Gözüme en çok çarpan ise bu etiketle paylaşılan hemen hemen her tweet ikincil bir #AmpulPatladı etiketine sahip. Enteresan 😀 Ekonomi üzerine yazmaya kalksam zaten sayfa sayfa makale olur, çok girmeyi düşünmüyorum bazı komik tweetler ile bu başlığı esgeçiyorum. 🙂

Sağlık çalışanlarını alkışladık, saygımızı duyduk. Alkışı kestik ama saygımız devam ediyor. Umarım öyledir daha doğrusu. Peki ya sağlık çalışanlarının sesi olurken sağlık için çalışmak isteyenleri neden susturduk? Bu çoğullar birinci şahıs çoğul eki gibi gözükse de oldukça üçüncü şahıs. Neden susturdular? Veya ikinci şahıs: Neden susturdunuz?

Her ay atama bekleyen insanları erteleyip durdular. Fahrettin Koca ününe ün katarken her şeyden bahsetti. Atamalardan neden bahsetmedi? Evi ekmek bekleyen, ailesinin baskısı altında kalan, işe ihtiyacı olan onca insan neden mesleğini yapamıyor? Aslında bunun çok sebebi var ama bu da konuşulsa cidden uzun sürer.

Neyse kısaca sağlık bakanlığı diyanetle birleşse de her yere cami yerine hastane dikilse keşke belki bir şeyler çözüm bulur. Zira hastane yaşatırken camide ölenlerin namazı kılınır. İmam da insan yaşatmaz ölü yıkar. Bize ölü lazımsa böyle devam. Yaşamamız gerekiyorsa bazı şeylerin değişmesi şart.

Amma çok uğraştırdı bu yazı beni. Öyle ki, ben daha yazının görsellerini toplayıp photoshop işlemlerini yaparken whatsapp ve instagram çöktü twitter gündemi değişti. Mesela şuan online eğitim başlığı gündemde değil #whatsapp ve #çöktü gündem 😀 Vallahi bu dünyaya ve ülkeye de gündem dayanmıyor! Bir sonraki yazıda görüşürüz keyifle kalın! (ayrıca son gündemle ilgili birkaç tweet de aşağı bırakıyorum. sapmayalım.)

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir