benle ilgili, güncel, karalamalarım

Türkiye’de Kadın Cinayetlerinin İndirimleri ve Sebepleri!

Bu konuyu uzun uzun yazmaya, yazılanları detaylandırmaya ve sayısal verilere dayamaya günler öncesinden niyetlenmiştim. Fakat biraz yorgun hissettiğim için yazmaya fırsatım olmuyordu. Aslında dinlenmek dışında hiçbir şeye fırsat bulamadım. Boş vakitlerimde de verileri araştırmayı düşündüm. Başlıkları araştırdım. Ülkemizde bir kadını öldürmenin gerekçesi ne olabilir diye merak ettim. Sonuçlar o kadar basit ki tüylerim ürperdi.

Bu ülke, iki liralık tiner cinayeti de gördü bir paket sigara için öldürülen insanları da gördü. Ne kadar kolay değil mi bir insanı öldürmek? Bahsettiğim şey kadın cinayeti değil CİNAYET! Bilmem kaç bin liralık borç için öldürülen insanlar, küfür ettiği için öldürülenler, kavga ayırmak için iyi niyetinden ölenler… Say say biter mi? Hiç sanmıyorum.

Birkaç kaynaktan gördüklerimi derleyip sizlerle buluşturmak istedim. Aslında veriler de gerekçeler de oldukça anlamsız zira bir kadını öldürüp elini kolunu sallaya sallaya içerden çıkıp bir başka kadını öldüren soysuz köpeklerin de olduğu, onları salan hukuksuz hukukçuların da olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Yani bir kadın ha kadın olduğu için öldürülmüş ha güzel olduğu için öldürülmüş ha küfür ettiği için öldürülmüş bunlar bir tek bizim umrumuzda. Bir tek bizim canımızı acıtıyor. Hukuk sisteminin umrunda değil bir kadının öldürülmesi, dövülmesi veya tecavüze uğraması.

Canımızı malımızı emanet ettiğimiz insanların şiddete uğrayan kadınları kocasıyla barıştırıp eve göndermesi ve sonrasında o kadının cesedi için o eve kendisi gitmesi açıklıyor bunu. Tacize uğrayan kızların şikayetlerinin önemsenmemesi gösteriyor bunu. Işığı sönen canların cani katillerinin salınması gösteriyor her şeyi!

Can giderken kul elinden

Yüzümüze tükürdü son nefesi.

Türkiye'de kadınlar neden öldü?

bu veriler 2018 yılı için geçerlidir.

No Data Found

peki 2020?

bu veriler 2020 yılı için geçerlidir.

No Data Found

Aslında buraya bakınca bir şüphe tohumu filizleniyor zihinlerimizde. 2018de bu kadar kategorize edilebilmiş canilik varken 2020 yılında neden %61 oranında “Tespit Edilemeyen” vaka var? Kim bilir belki de birileri…

peki kadınlarımızın koruma kararı var mıydı?

6284 sayılı koruma kararına ilişkin veriler

No Data Found

kaç yaşındaydı geçen yıl ölen kadınlarımız?

yaş istatistikleri

No Data Found

yanlış görmüyorsunuz bu arada 0-11 ve 15-18 yaş aralığı %6 gibi bir pay oluşturuyor. Kız çocukları ölüyor… Sonra 19-35 yaş arasına bakıyoruz %35 gibi mide bulandırmaya devam eden bir orana ulaşıyor. Kadınlarımız ölüyor… 36 yaş ve üstüne bakınca da %44 gibi bir oran bizleri bekliyor. Yani birçoğumuzun eşi, annesi, büyükannesi, anneannesi, teyzesi… Ailelerimiz ölüyor… Ha bir de son birkaç yılın olmazsa olmazı “tespit edilemeyen” %14 gibi bir oran var, ki bu da 15-24 arası kızlarımızın öldürüldüğü toplam orana eşit.

nerelerde öldüler?

olay yeri istatistikleri (%)

No Data Found

Aldılar sıcacık uykularından, attılar dere yataklarına geceyarısı

İçler acısı olayların içler acısı yerleri… Bu tabloya göre öldürülen yüz kadından altmışı evinde ölüyor! Hani her akşam yorgunlukla kendimizi attığımız o sıcak ve güvenli ev var ya, işte oralarda ölüyorlar! Ve ne yazık ki ölen her yüz kadından yedisinin nerde öldüğü bilinmiyor(!)

Bu gösterdiğim yaş aralığında ve gösterdiğim yerlerde yine yukardaki sebeplerle öldürülen kadınların yarısı partnerleri tarafından öldürüldü. Beşte biri tanıdıkları veya eski partnerleri tarafından öldürülürken de yine neredeyse bir o kadarı ailesi tarafından öldürüldü. Başını okşayan babası, yemeğinden lokma çalan kardeşi, doğurup sütünü verdiği oğlu, hayatını paylaştığı veya paylaşmaya hazırlandığı aşkı, selamlaştığı tanıdıkları tarafından öldürüldü bu kadınlar… Katili potansiyeli dışarda arayıp dışardan korkanlar için söylüyorum, asıl katilinizi tanıyorsunuz… Gözlerinize belki de son kez bakacak insanı şuan tanıyorsunuz. 

Kadın Cinayetlerindeki "indirimler" "hukuksuzluklar"

Şaka gibi ama bu suçun bir de ceza indirimi olayı var. Yani hem bir insanı öldürüyorsun hem de bilmemne sebepten indirim kazanıyorsun. Yemeksepeti mi yönetiyorlar hukuk sistemi mi belli değil!

"Pişmanım" İndirimi

İzmir’de, boşandığı Serpil Erfındık’ı bıçaklayarak öldüren Vedat Atik duruşmada “Pişmanım” diye savunma yaptı. Cinayetten ömür boyu hapis cezası ‘iyi hal ve pişmanlık’ indirimleri yapılarak 25 yıla indirilirdi. Yargıtay da onadı.

"İyi Hal" İndirimi

Siirt’te Esin Güneş, şiddet uygulayan güvenlik görevlisi eşi Güven Güneş’ten boşanmak isteyince 24 Ağustos 2010’da Siirt’e “kale” olarak bilinen uçurumun dibinde ölü bulundu.  ODTÜ Fizik Bölümünden ikisi profesör, biri doçent olmak üzere üç akademisyen, Esin Güneş’in kendiliğinden düşmüş olamayacağını, biri tarafından itildiği yönünde rapor hazırladı. Ancak mahkeme  Güven Güneş’in duruşmadaki “iyi hali”ni gerekçe göstererek cezayı müebbet hapis cezasına çevirdi. 2 Mayıs 2014 tarihinde eşi Remziye Eripek’i tekme tokat ve sopayla darbederek ölümüne neden olan Celal Eripek’e de ödül gibi ceza verildi. 25 Haziran’da görülen karar duruşmasında mahkeme, müebbet hapis cezasıyla yargılanan Eripek’e “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan önce 4 yıl hapis cezası verdi. Son duruşmada Eripek’in  “Ben eşimi seviyordum. Çok üzgünüm” sözlerine  “iyi hal” indirimi uygulayarak cezayı 3 yıl 4 aya indiren mahkeme  bir de Eripek’in tahliyesine karar verdi.


Ankara’da 25 Ekim 2013 tarihinde Apartman Yöneticisi Kezban Doğan’ı başına poşet geçirerek mutfak tüpü hortumunu da zorla ağzına dayayarak vahşice katleden Apartman Görevlisi Adem Çıracı’ya da 19 Şubat tarihinde görülen karar duruşmasında, “saygılı” tutumu gerekçe gösterilerek “iyi hal indirimi” uygulandı.

"Haksız veya Ağır Tahrik" İndirimi

Konya’da boşandığı eşi Özlem Işık’ı 8 yerinden bıçaklayıp, otomobille üzerinden geçerek katleden Kamil Çolak da 17 Şubat 2015’te görülen karar duruşmasında “haksız tahrik” indiriminden yararlandı. Müebbet hapis cezasıyla yargılanan Çolak’ın “ ‘Çocuklar senden değil’ dedi” şeklindeki savunmasını “haksız tahrik” sayan mahkeme cezayı 18 yıla düşürdü.


Adana’da  eşi Halime Yelmez’i boğarak katleden Hasan Yelmez hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan davanın 14 Nisan’daki karar duruşmasında sanığa iki indirim uygulandı.  Hasan Yelmez’e önce “iyi hal” indirimi uygulayan mahkeme bir de Halime Yelmez’in “sadakat yükümlülüğü”nü ihlal ettiğini öne sürerek sanığa 19 yıl hapis cezası verdi. Yine Adana’da 10 Eylül 2014’te 4 buçuk aylık hamile eşi Burcu Çiftçi’yi tabancayla katleden Mustafa Çiftçi’nin son duruşmada “Kesinlikle karıma şiddet uygulamadım. ‘Seni defalarca aldattım. Kardeşinle bile aldattım’ deyince öldürdüm” sözlerini mahkeme “ağır tahrik” saydı ve müebbet cezası 19 yıla indirildi.


“Evin içinden erkek sesi geliyordu”

Emine Akgül, boşanma aşamasında olduğu Levent Akgül tarafından bir alışveriş merkezinde silahla vurularak öldürüldü. Üstelik Levent Akgül hakkında uzaklaştırma kararı da vardı.

“Kasten öldürmek” suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen Akgül için mahkeme heyeti “ağır tahrik” indirimi uygulayarak cezayı 17 yıl 6 aya düşürdü.

 

Sanık mahkemedeki savunmasında boşanma sürecinde olduğu ve uzaklaştırma kararının bulunduğu eşinin evinden “erkek sesi” geldiğini söyledi. Tabancasıyla bir alışveriş merkezine Emine Akgül ile buluşmaya gittiğini söyleyen sanık, barışma isteğini kabul etmeyen Emine Akgül’ü katletmesi hakkında şöyle konuştu: “Ben de o an kendimi kaybettim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Tabancamı çıkarıp ateş ettim.” Bu savunmanın ardından sanık ceza indirimi aldı.

Bunlar sadece verilen verileri destekleyen bazı vakalar… Bu ülkede 2020 yılında 410 kadınımızın canını aldılar. Bu yıl da sayamayacağım kadar kadınımızın canına kıydılar. Kıymayı da bırakmıyorlar. Çünkü onları caydıracak hiçbir gücümüz yok. Onları caydıracak hiçbir ceza sistemimiz yok. O kansızlara zarar vermenin cezası bizler için hapis. Onlar kravatını takar mahkemede hiddet anıydı diye savunur pişmanım diye ekler ve bir süre yatar (şansa bağlı) ardından çıkarlar. Olan yine sana olur bana olur. Sonra onlar çıkıp birini daha öldürürler… Biz de öldürdükleri canların ardından konuşur dururuz. Koruyamadığımız, korunmasına imkan veya izin verilmeyen kadınlarımız bir bir söner.

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Milenyumun başında Çorlu'da doğmuş ve erken yaşlarda grafik tasarım ve web build işlerine merak sarmış genç bir blogger dostunuzum :) bu blogda kasıntılıktan uzak içimden gelen her şeyi yazıyorum. Birbiriyle alakalı veya alakasız olmasına dikkat etmeksizin her konuya değinmek ve zengin içeriklerle karşınızda olmak hedefiyle ilerliyorum :)

İlgili Yazılar

6 yorum

Sayılarla yüzleşince daha bi gerçek oluyor. farkında olmadığımız kadar yanmış canımız durum senin de dediğin gibi içler acısı. Bir önceki yazıyı da bundan hemen önce yani aynı zamanda okudum üstüne gitmen çok ince bir hareket. Umarım bir gün birilerinin gözüne sokabilirsin hedeflediğin gibi. Başarılar dilerim, ayrıca blogun hak ettiğinden daha sessiz ama zamanla yükselirsin umarım. Seni tekrar yazarken görmek güzel.

Cevapla

Gerçeklerin hepimiz farkındayız ama durumun farkında olmak konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü ben de araştırırken şoklar içinde araştırdım. Tek seferde yazamadım mesela bu yazıyı. Dünden beri üzerine yoğunlaşıyorum beni kötü etkiliyor ve biraz ara verip tekrar devam ediyorum. Keşke üzerine konuşacağımız daha çiçekli böcekli şeyler olsaydı da onların üzerine gidebilseydim istiyorum. Ayrıca iyi dileklerin için de teşekkür ederim kardeşim keşke seni de tekrar görsek sahalarda 😀

Cevapla

Ece Üner demişti ki birimiz güvende değilse hiçbirimiz güvende değiliz ama aynı şekilde katillerin biri güvendeyse hepsi güvende. Hukuk sistemimiz sağ olsun katillerimizin hepsi güvende ama biz ise ne zaman öldürüleceğimizi bekliyoruz. Sayılar o kadar içler acısı ki.. en çok üzüldüğüm ise zaman geçtikce bazı şeylere alışıyor olmamız. Kıyılan canları en fazla 1 hafta konuşuyoruz ve sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ediyoruz. Öldürülen her kadından biz de sorumluyuz aslında. Bazı şeylere dur diyemediğimiz için. Umarım bizi affedebilirler.

Cevapla

Alışıyor olmayı artık içimize işlediler. Çünkü herkes ben konuşsam ne değişecek diye düşünüyor, sanki susunca ne değişiyorsa! En basitinden daha birkaç gün önce Azra Gülendam Haytaoğlu için küplere binen arkadaşlarım sözde çok etkilenmişlerdi çok kötü hissediyorlardı ama kadın cinayetleri üzerine yazdığım şeyleri okumaya bile yanaşmıyorlar. Çünkü aslında umurlarında değil. Herkes gösteriş peşinde kimsenin duygularına güvenim kalmadı. Kim ne kadar sessiz kalırsa kalsın ben gerekirse tek başıma konuşurum konuşulması gerekeni. Yorumun için teşekkürler en azından hislerini paylaşabiliyorsun diğerlerine nazaran 🙂

Cevapla

Rakamlar her seyi daha sert çarpıyor yüzümüze. Malesef yaşadığımız bu düzen böyle devam ettiği sürece rakamlar daha da acı olacak bizlerse sadece bir şeyler karaladığımızla kalacağız.

Cevapla

bu düzeni değiştiremeyiz belki ama değiştirmeleri için sesimizi çıkarabiliriz diye umuyorum, tabii eğer sesimiz kısılmazsa…

Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

close

abone ol

bloguma abone olarak tüm yazılardan sosyal medyaya gerek kalmaksızın haberdar olabilirsin.